Özgeçmiş

Sismologa Sor

 

 

 

 

Dr.Ali O. Öncel

Diger Yazilar

 

 Deprem Retorikleri

24 Agustos 2004

17 Ağustos depreminin beşinci yıl dönümü nedeni ile basına yansıyan açıklamalara bakıldığında sürekli bir şekilde tekrarlanan söz "istanbul yada Marmara içinde bir büyük depremin olma ihtimalinin gelecek 30 yıl içersinde %63" olduğudur ama bir türlü kaynak verilmediği için bu çalışmayı yapan kişilere hem bir haksızlık hem de bilim etiği açısından uygun olmayan bir davranış ortaya konmaktadır.

Aslında bir retorik şeklinde tekrarlanan bu bilgi yada tekerleme, 28 Nisan 2000 tarihinde çıkan Science dergisinde beklenen İstanbul depremi için 30 yıl içinde %62 olduğu olma olasılığına ilişkin Parsons ve arkadaşları tarafından ileri sürülen çalışmaya dayanmaktadır:

http://quake.wr.usgs.gov/research/deformation/modeling/papers/ıstanbul.html

Tabi önerilen olasılık çalışırmı yada çalışmazmı bunu bilmenin imkanı bu süre geçmeden önce mümkün değildir. Fakat benzer bir yöntemle Stein ve arkadaşları tarafından yapılmış bir çalışmada (1997, GJİ, 594-604 pp.) gelecek 30 yıl içersinde büyüklüğü 6.7 ve daha fazla olabilecek beklenen bir İZMİT depremi içın olasılık % 12 olarak verilmiştir.

http://quake.wr.usgs.gov/research/deformation/modeling/papers/anatolia.html

http://atlas.cc.itu.edu.tr/~barka/pubs/anatolia/anatolia.html

Bunun anlamı beklenen İZMİT depreminin olmama olasılığı %88 iken çalışma yayınlandıktan yaklaşık 2 yıl sonra bu beklenen İZMİT depremi olmuştur. Halbuki, beklenen İSTANBUL depreminin olmama olasılığının % 38 olduğu dikkate alınır ve beklenen İZMİT depremi için ortaya çıkan görünürde ki sapmadan hareketle bu tehlikenin daha büyük olduğuda söylenebilir yada bu yöntemin BEKLENEN İzmit depreminde çalışmaması dikkate alınarak verilmiş olan sonucun bir retorik şeklinde söylenerek abartılmaması gerekir.

Malesef ülkemizde retorik şeklinde basına yansıyan açıklamalar deprem çalışmalarına karşın yöneticilerde ve halkda bir güvensizliğe neden olmaktadır. Her çalışma tabiki bir sonraki çalışmayı tetiklediği içın önemlidir ama tetiklemenin önünde en büyük tehlike ise çalışmalarda sonuçların mutlak ve alternatifsizmiş gibi sürekli bir ezber şeklinde tekrarlanmasıdır. Deprem müdürü olmak için ülkemizde deprem konusunda çalışmışlığa yada uluslararası tanınmışlığa gerek olmayabilir ama hiç olmazsa deprem literatürüne katkısı olmamış olanlardan, deprem müdürü olsa dahi, ülkemizi deprem sorununa bir katkı bekleme iyiniyetinden basınımızın kendini kurtarması gerekir.